top of page

Tasarruf

Konunun içeriğine istinaden oldukça uzun olacağını söyleyerek başlamak isterim. Malum konu para Bunu en baştan ifade edeyim ve ekleyeyim kesinlikle eğitimini almadığım ve ülkemizde maalesef her işi olduğu gibi bunu da el yordamıyla kendi kendimize öğrenmek zorunda kaldığımızı düşündüğüm bir konu belki de bundan dolayı birçoğumuz başarısız.

Eğitimini almadığım ama beni eğitim almadığım halde sınavlara zorlayan bu konu ile başımdan geçen deneyimlerin paylaşımı yanı sıra, bir gün bir arkadaşımın benim kredi kartı kullanmıyor olmama verdiği dehşet ötesi (bir uzaylıymışım gibi baktı bana yaaa) tepki ve şaşkınlık üzerine yazmaya karar verdiğim bir içeriktir kendisi.

Ve sen sevgili okuyucu tarafından da eklenesi düşünceleri öğrenmek istediğim bu konunun oturumunu açıyorum ( kafanda gong sesi duyduysan tamamdır)

PARA İLE İLİŞKİM

Aslında kendisini pek severek büyüdüğümü söyleyemeyeceğim. Belki de tam bu yüzden bütün mesele belki de sevilmeyen her şey gibi para da sevilmeyince uzaklaşıyordu benden ve bundan dolayı zorluyordu bana uyguladığı sınavlarda

Sanırım en büyük sorunum müsriflik, hesabımı bilememek vb oldu. Bunlar neden oldu?

Galiba vaktinde çocukken bana verilen harçlığı da böyle kullandım ve öğrendim ki bir miktar paran varsa o harcanmalı yani para harcanmak için var . Evet tamam bu doğru ve ben bunu doğru öğrendim sıkıntı yok! Para harcanmalı Ama öğrenemediğim şey nasıl ve ne zaman harcamam gerektiğiydi ! Daha doğrusu yanlış öğrendiğim diyelim. Yani ben zannettim ki biraz paran olur ve bu hemen harcanır çünkü para harcamak için vardır eline para geçer ve sen o an neye ihtiyacın varsa onu alırsın!! Bunun az para çok para ile bir ilgisi de yok ayrıca çok parası olan başka bir dünyada yaşamıyor hepimiz aynı dünyadayız yapılan araştırmalar bile çok paranın mutlulukla ilgisi olmadığı konusunda hemfikir. Kolombiya Üniversitesi’nde Prof. Dr. Elizabeth Dunn para ve mutluluk ilişkisi hakkında bir araştırma yapmış. Araştırma sonuçları bilim adamlarını şaşkına çevirmiş. Çünkü araştırma sonucuna göre, geliri iki kat artan insanların mutluluğu yüzde yüz değil, yüzde 9 artmış.

Yanı sıra Illiniois, Michigan ve Virginia Üniversiteleri’nin bilim adamları da ortaklaşa bir araştırma yapmış. Çıkan sonuç yine şaşırtıcı. Orta düzeyde gelir insanı mutlu ediyor. Benzer şekilde orta düzeyde mutluluk da insanı zengin hissettiriyor. Özetle, parayla mutluluk olmaz diyor bilim adamları…

Yani ben şimdi bu yazıyı bankadaki milyarlarcıklarıma dayanarak yazmıyorum zaten öyle bir durumda olsam belki de bu yazıya bu denli kafa patlatmayabilirdim

Şu yaşıma dek ‘ay sonunu zor ettim (hatta edemedim) vallahi şekerim’ diyerekten konuşan o koca güruha ben de dâhilim yani.

Düşünmeden sorgusuz sualsiz harcadığım tek bir an’ım olmadı (kredi kartı hilesini sayma)

Evet Hile diyorum kredi kartına illüzyon da olabilir veya zavallı beynimde kandırılmayı bekleyen o minnak noktacık !

Şimdi mevzu çok basit esasında , hepimizin bildiği o basit sıralama

GELİR = SABİT GİDERLER (kira , faturalar ,aidat vs) + SÜPRİZ YADA BEKLENMEYEN HARCAMALAR (sağlık, bozulan elektronik cihaz, ev aletleri vs) + LÜX TÜKETİM ( ay bu ne nereden çıktı ben lüx filan harcamıyorum deme , lüxten kastettiğim harcamayı işte o az önce bahsettiğim kredi kartıyla yapıyorsun)

Bak şimdi anlatıyorum neden bir türlü borçlardan kurtulup düzlüğe çıkamadığını;

Şimdi sen bir arkadaşınla yemeğini bir avm de yedin . Ve işe gitmeden önce şöyle bir vitrinlere bakındınız, ve sen bir de ne gördün???? ; ay olamaz o senin bayıldığın ve neredeyse 2 maaş toplamın kadar pahalı olduğu için alamadığın a-acayip kırmızı ayakkabı yüzde 70 indirimde!!

Mağazaya girerken ağlamak üzeresin ve içinden dualar ediyorsun lütfen Allahım numarası bitmiş olmasın lütfennnnnnn !

Ve evet içeri girip öğreniyorsun ki bitmemiş aşırı acayip şanslısın kızıııııım düşünsene hem gece rüyalarına girmişti alamadığın için hem de aşırı güzel bir indirim yapmışlar (fakat farkında değilsin ki yine de maaşının yarısının üzerinde bir rakam, çünkü ayakkabı senin 2 maaşındı) ama olsundu zaten senin aşırı şapşahane bir kredi kartın vardı.

Yani senin bu ayki gelirinden değil de bundan sonrakilerden parça parça çıkaracaktı acısını ama bilir misin ki 12 ay taksit yapsan bile o para senin gelirinden hem de faiziyle eksilecek… yani şimdi o ayakkabının esas fiyatı üzerine bir de ekstra para gidecek gelirinden

ve bu ay o kırmızı ayakkabı (ve kim bilir daha neler) bir sonraki ay (kesssiiiinnnlikle ihtiyacın olan!!!???kjlxftnbxkfnb o çanta ay daha kim bilir daha neler neler,,, )

sonra o kartın borcunu kapatıp rahatlama dürtüsü seni kredi kartı kullanımının bir tık ötesine itiyor ve tataaaam evet bir de bakıyorsun ki kendini bla bla bankasının kredilerden sorumlu uzmanının karşında bilmem kaç liralık kredi çıkacak mı diyerekten merakla beklerken buluyorsun

Evet, neticede tatilini bile kredi kartıyla yapan bir milletin parayla imtihanı böylece devam edip gidiyor, peki sonu?

Sonu genelde hüsran , hacizler, maaşa el koymalar, kara listeler, biten evlilikler, aile içi problemler vs. Ben şimdi bu mevzunun patolojik, psikolojik, sosyolojik vs hallerini irdeleyecek değilim. Ama kendi mantığımla edeceğim bir iki laf var zira bu anlatacağım plandan hareketle yola çıktım henüz ben de yeni sayılırım ama bu minimalizm kafasında yaptığım planı anlatacağım ve evet elbette eğer bu minnak yöntemlerle başarırsam bir hedefim var zaten hedefler olmazsa maalesef ilerlemek zorlaşıyor ve boşvermişlik çöküveriyor üzerine bünyenin.

Haydi başlayalım (bahsetmiştim uzun bir yazı olacağından )

Öncelikle tasarruf nedir onu anlamak ve anlamlandırmak önemli

Tasarruf başta kötü gün parası olarak kendini bir kenara attıran sonra da yerini yavaş yavaş büyütüp yatırıma bırakan durumdur.

Efendim evvela şu lazım bu lazım diyerekten her şeyi alıp geriye kalan parayı bir kenara atmak değil maalesef tasarruf. Zaten öyle olduğunda genelde kenara atacak bişey kalmıyor. Harcamaları yönetebilmek gerekiyor,

Yada her ay kenara bir miktar atıp bilmem kaçıncı ayın sonunda Paris tatili planlamak da değil çünkü bunun da kredi kartından bir farkı kalmıyor sadece para biriktirmiş oluyorsun ve zaten nereye harcayacağını bildiğin bir para oluyor. Esasen bu noktada kredi kartı biriktirmekten daha mantıklı en azından harcamanı yapıp sonrasında ödemeye başlıyorsun neyse dağılmayalım

Kural 1 Tasarruf akıllı insanın yaşam tarzı olmak zorundadır : özetle bir amaç varılacak bir yol vs değil mühim olan bunu hayatında daimi uygulayabilmek. Misal kas yapmak için spor yaparsan kaslar çıktıktan sonra bırakma ihtimalin yüksek ama sağlıklı ve zinde olabilmek için bu yola girdiysen her daim çivi gibisin demektir. İşte onun gibi bişiiii

Kural 2 Akıllı insan kredi kartlarını bilinçli kullanır : şimdi sakince o kredi kartını elinden bırak cınımmmm . Tamam tama hemen panik yaşama bu ay sırf kendini garantide hissetmek için cüzdanında tutup o hiç kullanmadığın 5 kartı iptal ederek işe başlayabilirsin. Bana sorarsan kullandığın iki kartı da yok et ki düzlüğe bir an önce çıkabilesin. Sonra hiç kredi kartı kullanma diyeceğim biliyorum parasız kaldığın için kullanıyorsun. Bunun yolu ise adım adım aşılacak, işte yapman gerekenler;

Kural 3 Bilinçli kullanıcı not almayı ihmal etmez : Borçlar kapanana kadar kemerleri sıkıyorsun, nasıl mı? Kredi kartı ekstreni eline al ve yanında bir de kalem ve not defteri (defterin daimi olacak ) şimdi o ekstreden almasan da olabilecek tüm kalemlerin üzerini çiz ve bu ay onlardan uzak dur . Mutfak alışverişinde de aynı şeyi yapmalısın. Sağlıklı beslenmek hem ucuz hem iyidir. J her gün aman canım bir bu keyfim var dediğin bazı kalemlerden de uzak duracaksın mesela her gün o kahveciye gitmesen de oluyor !

Evet iyi gidiyorsun kararlı olmak harika borçlar da yavaş yavaş kapanıyor gelir-gider dengesi uyuma geçti gibi çünkü farkındalığın yükseliyor şimdi artık daha bilinçli bir liste yapma zamanı geldi;

Neye ne kadar harcıyorum? Sorusununun cevabını (ama gerçekçi ve ayrıntılı) vermeye başladığında muhtemelen o müsriflik kalemlerin de iyiden iyiye çıkacak ortaya. Zaten kuralların sonunda asıl mevzunun görünmeyen küçük kalemlerden çıktığını fark edeceksin. (bu arada hepsini o defter üzerinde yapıyorsun) Şimdi harcamalarını gelir gider cetvelinde listeleyeceksin ki önümüzdeki aylar ve geçen aylarla mukayese edebilesin. Biraz sıkıcı ve zor bir iş biliyorum, ayrıca zaman ayırman gerekiyor ama istikrarlı olup kararlı devam edersen başarı kaçınılmaz.

Kural 4 Not tutabilen gerçekçi insan kendiyle yüzleşmekten korkmaz: şimdi listeleri değerlendirme zamanı neye ne kadar harcadığını gördün olmazsa olmazlarınla , olmasa da olurlarını iyi biliyorsun artık, bence kendini bu noktada sevmelisin de çünkü ne olduğunu gördün ve kendinle yüzleşmeyi başardın . Şimdi bir karar dönemecindesin, ya gelirini arttıracaksın yada giderini azaltacaksın. Gelir arttırmak bir düzen içinde evrilip giden için zor bir durumdur ama en azından ek bir iş yapana kadar da gider azaltmanın yollarını bulabilirsin. Kimi bilir belki de bunda o kadar başarılı olursun ki ek işe gerek bile kalmaz oh bee yağımda kavrulmak ne hoşmuş deyip yuvarlanıp gidersin.

Gelir azaltmalara bir iki örnek vermek istiyorum

  1. Harcamalarını nakit kartınla yap. Bunun ilk nedeni harcamalarının dökümüne daha kolay ulaşmak. Bankaların akıllı telefon uygulamaları bu konuda müthiş bir destek bana kalırsa teknolojinin iyi taraflarını sonuna kadar kullanmaya bayılıyorum. Harcamaları kartla değil de nakit olarak yapmayı destekleyenler de var zira paraya dokunup somut varlığını hissetmek harcarken bizi nasıl kazanıldığını düşündürttüğünden daha kontrollü oluyormuş. Fakat böyle yapmayı tercih edersen bu kez harcamaları fiş üzerinden kontrol etmeyi unutma!

  2. Bana kalırsa bütçeyi ciddi miktarda daraltmanın en önemli maddelerinden biri alkol ve sigara giderlerinin azalması. Elbette ki temennimiz tamamen terk edilmesi ( bu konuda ben bilmem kaçıncı denemem sonucu sigarayı bırakmayı nihayet başardım bir başka yazının konusu olsun). Çok kaba bir hesap yapacağım günde 13tl şu an bir paket sigara çarpı 30 yapınca 390tl gibi bir rakam cebimde artık. Şimdi 2 paket içen arkidaş lütfen ağlama param yok diye buna gerçekten hakkın yok! Neyse jhdbfdfjuvbhruvfjçdk bu konuda daha fazla yorum yapmayacağım eski bir içici olarak her şeyi bildiğini ve bunu tekrar duymanın kendi gözünde kendini biraz daha basiretsiz görmeni sağlaması dışında bir faydası olmayacağını iyi biliyorum. İllaki içeceksen de tütün sarıp içmek ekonomik bir çözüm olabilir.

  3. Toptan alışveriş ve kampanyalar ; uzun vadeli kullanılabilirliği olan veya iki güne bir bittikçe alınası pek mümkün olmayan şeyler , tuvalet kağıdı, deterjan, şampuan vs .mesela 32li tuvalet kağıdı 4lü olandan daha ekonomik şimdilerde artık hangi ürünün hangi boyutunun hangi markette kaç lira olduğunu gösteren karşılaştırmalı uygulamalar da var oradan da takip edilebilir. Akıllı telefonlar candır.

  4. Gece belirli bir saat sonrası elektrik indirimli olduğundan çamaşır ve bulaşık makinelerinin kullanımını bu saate bırakabilirsin. Beyaz eşya demişken alırken zaten A+ olmasına dikkat edilmesi gerektiğini herkes biliyor artık. Buzdolabının ısı ayarı, klimanın filtre temizliği damlatan musluk, kombinin ayarları ufak tefek sorunlar gibi görünse de dikkat edilmediği zaman el birliği ile faturaları ikiye katlamaları işten bile değil. Kombi klima seçilirken evin m2 sini göz ardı etmemek çok etkili ve önemli bir durum. Artık enerji harcama oranı çok düşük tasarruf ampulleri önemli bir diğer konu. Ütünün en fazla enerji tüketen ev aletlerinden biri olduğunu bilmeyen kalmadı , kireçlenmemesi için içme suyu kullanmak ve toplu bir biçimde yapmak ayrı ayrı zamanlarda yapmaya oranla 3 kat enerji tasarrufu sağlıyor. Zira ütü ısınması esnasında çok enerji harcayan bir alettir.

  5. Ev temizliğini kendim yapıyorum ve çok ciddi bir para tasarruf ettiğimden eminim. Üstelik herkesin temizlik anlayışı farklı. Temizliği yapıp gidenin ardından, bir de ben üzerinden geçtiğimden beri sağlıklı olduğum müddetçe temizliği kendim yapmaya karar verdim.

  6. Kişisel bakım işleri özellikle kuaför salonunda harcanan çılgın paralar ve deli zamanlar hiç bana göre değil. Genellikle kendim yapıyorum bu işleri saç kesimi dışında. Cilt bakımı, vücut bakımı, mani, pedi , fön, maşa genellikle kendi yaptığım işler. Saçımı boyamadığım için onu saymadım ama boyadığım zamanlarda da kendim boyuyordum. Ve sanırım her ay yaptırılan işlemler olduğunu düşünürsem ciddi bir tasarruf ediyorum diyebilirim.

  7. Gıda alışverişinde sebze ve meyveyi kilolarca değil de günlük ihtiyacımı karşılayacak şekilde almaya başladım ben. Hem taze oluyor hem de çürüyüp çöpe gitmemiş oluyor. Ayrıca bazı büyük marketlerin kendi adına çıkan ürünlerini denemeyi severim fiyatı kesinlikle diğer markalara göre daha uygundur. Ve büyük güvenilir markaların fabrikalarında üretilir. Ama elbette yine de içeriğe bakmakta fayda var.

  8. Televizyon konusu başlı başına bir mevzu . Ben işi kökten hallettim evde tv yok çok mutluyum çok huzurluyum ama herkes farklı, benim için olmazsa olmaz diyorsan bilemem ama en azından sürekli gelen kablolu kanal faturaları , belki yenilenmek zorunda olan abonelikleri gözden geçirebilirsin

  9. Elbette ki yakın mesafelere yürüyerek gidiyoruz zaten dimi J istanbulda yaşayıp iş yerime 10dk mesafede oturmak bulunmaz nimet farkındayım ama emin ol özelikle ayarladım. Mümkünse iş yerine yakın mesafe özellikle zaman tasarrufu açısından muhteşem oluyor. Hele çocukluysan

  10. Yemeği dışarıdan söylemek yerine evde hazırlamak hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik. Hiç mi dışarıdan söylemeyelim yada bir avm gezisinde acıkınca yemeyelim mi diye sorarsan evet elbette arada bir güzel bir kıyak nefis oluyor ama her zaman değil de arada bir olması hem de tadını kaçırtmıyor. Yemek meselesini kapatmadan önce eklemek isterim yine kendi deneyimimden ben iş yerime evde hazırlayıp yanımda götürüyorum öğle yemeğimi ve ara öğünlerimi ama bu konu da özellikle sağlıklı beslenme tasalarım nedeniyle ayrı bir post yazısı olabilir.

  11. Evet en sıkı başlıklardan biri gardırop meselesi bu konuyla ilgili de ayrıca bir post yazacağım kesinlikle ama kısa başlıklar halinde belirteyim ; iki küçük gardırop(küçük gardırop kastim neredeyse bebek dolabı ebatlarında) dediğim ve iki de çekmece içinde yaşıyorum toplamda. Çok mutluyum ve bir tık ötesinde hiç zorlanmadan tek bir dolaba geçebilirim. Artık iyice benimsediğim alışveriş kurallarım var. Kesinlikle bir stilim var ve bunu iyi bildiğim için dışına çıkmıyorum. Bir tür kapsül gardırobum var diyebilirim ve mutlu muyum ? Evet fazlasıyla. Kombin yapmak çok kolay sabah ne giyeceğini düşünmemek harika .

  12. Evet bu sonuncu maddem aslında tüm bunların daha iyi yaşamak üzerine yapılan çalışmalar için bir adım olduğunu hatırlatmak için. Farkındalığı yükselen birey zaten kendiliğinden bu moda geçiyor şüphesiz çünkü çılgınca tüketim aslında kendini tüketmek , hazıra konmak aslında tembelliğin farklı bir versiyonu hem kişiye hem çevresine hem ülkesine zarar veren bir durum. Mühim olan asalak gibi yaşayan değil sağlıklı, farkındalığı yüksek, işini gücünü seven, yaşam amacının peşinde, kendini daima geliştirme odaklı bireyler olabilmek. Ve sanırım benim yaşamdaki başarı tanımım da bu. Yaşamdaki bir çok başarının aslında parayla ilgisi yok ve galiba benim de parayı sevmeme nedenim buydu. Ama bunu sevmem gerektiğini öğrendim Sanırım az önce bahsettiğim başarı tanımı içindeki en önemli unsur, tüm bu değerlerin dengeli bir seyir halinde yaşam içinde akması. Ve belki de benim bunu hayatıma geçirmem paranın olması gerektiği kadar sevilmesini öğrenmem sayesinde oldu. Evet neden sevmeyelim yaşadığımız çağda oturduğumuz güzel evleri sağlıklı yiyecekleri, hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojik cihazları hatta temizliğimizi bile sunan bir şeyi sevmeliyiz çünkü.

Aslında benim sevmediğim dünyada evsiz onca insan varken oturmadığın başka evlere sahip olmak, binlerce aç insan, hayvan varken çöpe dökülen tonlarca yiyecek, ayağında ayakkabısı olmadığı için okula gidemeyen çocuklar varken senin vestiyerde ayakkabı koyacak yer kalmaması nedeniyle şikayet etmen .

Mevzu güzellik kraliçelerinin soru cevap mevzusuna dönmeden açıklamak isterim ki herkes bu bilinçte yaşayınca sistem dolayısıyla değişmek zorunda kalacak. Ve böylelikle üretim tüketim dengesi değişecek ve sen almadığın her kırmızı ayakkabıyla bir kez daha sistemin çarkına girmediğini ya da bunun farkındalığını hissedeceksin. Bu farkındalığın sayısı arttıkça dünyadaki denge daha hızla değişmeye başlayacak. Ve belki evet o güzellik kraliçelerinin temennileri gerçek olmaya bir adım daha yaklaşacak.

Gelir azaltmalara bir iki örnek vermek istiyorum dedim ama maşallah 12 oldu J

Şimdi burada altını çizmek istediğim bir durum var tüm bu noktaya gelene kadar yaptıkların çok ciddiydi. Bir kere kendini kutla çünkü harcamayı bilmediğini ve bunu öğrenmek için adım attığını ve belki de hakikatten idrak edip öğrendiğini biliyorsun. Ama her pazartesi benim artık sağlıklı yaşamam lazım diyerekten Salı günü amaaan canım deyip eski alışkanlıklarına döndüğün veya spora başlayıp aynada daha vücudunun duruşunun değiştiğini bile göremeden (yani 2 aycık bile sabredemeden ) sporu da bıraktığın gibi yaparsan baştan söyleyeyim maalesef sonuç hüsran olacaktır. Tüm disiplinlerde olduğu gibi bunda da amaç yaşamına adapte edip farkındalıkla kontrolü eline alabilmektir. Zaten en büyük problemleri yaşadığımız durumlar kontrolün bizden çıktığı durumlar değil mi? İşte şimdi de sağlıklı ve bilinçli farkındalığı yüksek bir bireyin yapması gerekeni yapıp kendinle ilgili kontrolü elinde tutacaksın. Zaten sonrasında bu bir rutine dönüştüğü için yaşam tarzın haline gelecek. Elbetteki burada yazdığım kadar kolay olmuyor neticede insan beyni enteresan azizim…

Son olarak yine yapılan bir araştırmayla kendimi kitap yazıyormuş hissine sokan bu upuuuuuzun posta önce seni sabredip okuduğun sonra kendimi yine sabredip üşenmeden yazdığım için kutlayarak veda ediyorum. Harvard Üniversitesi tarafından yapılan uzun soluklu bir çalışmada mutlu bir hayatın sırrının kazanılan para veya elde edilen şöhretle ilgisi olmadığını çıkarmış ortaya. Sağlıklı ve mutlu bir ömrün sırrı; ailen, arkadaşların ve eşinle olan ilişkinin sağlamlığına dayanıyor.

Harvard Üniversitesi (Yetişkin Gelişimi Araştırması) 1938 yılında başlayan araştırma kapsamında 700’den fazla erkek ve bazen de bu erkeklerin eşleri incelendi. Araştırmadan mutlu ve sağlıklı bir yaşamdan yalnızlık, hastalık ve zihinsel güçlüklerle dolu bir yaşama kadar pek çok bulgu elde edildi.

Araştırma devam etmekte ve şimdilerde başında olan isim Robert Waldinger, araştırmanın bulgularını TED konuşmalarından birinde anlatıyor. Harvard Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü’ndeki klinik psikologlardan biri olan Waldinger, 75 yıl süren ve devlet tarafından finanse edilen araştırmanın sonuçlarını mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmak istediklerini söylüyor. Waldinger’in TED konuşması da bu isteği karşılamışa benziyor çünkü konuşmayı şimdiye kadar dünya çapında 7 milyondan fazla kişi izlemiş. Merak edersen internette mevcut.

Sevgiler, kolaylıklar , başarılar…

Zehra

TAGS

Henüz etiket yok.
bottom of page